En güzel yeşil hangi yeşil?

Eğer size bir şans verilse, nerede yaşamak isterdiniz?

Türkiye'de en çok görmek istediğiniz bölge neresi?

23 Mayıs 2010 Pazar

FERHADANLI

FERHADANLI KÖYÜNÜN KURULUŞU:


Ferhadanlı köyünün ataları, Osmanlı İmparatorluğu zamanında Bulgaristan’ın Selvi

( Sevliova ) kazasına bağlı Dobromirka köyündeyaşıyordu. Padişah Birinci Murat zamanında Balkan ülkeleri fethedilince, alınan yerleri Türkleştirmek için Anadolu’dan, daha ziyade Karamanoğulları bölgesinde yaşayan Türkmen boylarından, aralarında anlaşmazlık bulunan bir taraf seçilip göç ettirilerek buralara yerleştirilmiştir. Ferhadanlı köyünün ataları, o yıllarda Bulgaristan’a yerleştirilen bu Türkmen boylarına mensuptur.

Atalarımız burada yaklaşık 500 sene, Bulgarlarla barış içinde yaşadı. Kimse kimsenin inancına, örf ve adetlerine karışmadı. Fakat Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamasından sonra Bulgarlar, Rusların da kışkırtmaları ile Osmanlı Devleti’ne ve birlikte yaşadıkları Türk halkına karşı, her fırsatta düşmanca bir tavır sergilemeye başladı.

Osmanlı devletinin zayıf düştüğü yıllarda, 93 harbi denilen Osmanlı-Rus savaşı çıktı. 1877-1878 yıllarında, Plevne’de cereyan eden bu savaşta, Dobromirka da ateş çemberinin içinde kaldı. Meydana gelen çatışmalarda, Gazi Osman Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusu, büyük kahramanlıklar gösterdi. Rus orduları, bir çok defa püskürtüldü. Fakat takviye kuvvet alamayan Osmanlı ordusu, sonunda düşman kuvvetleri tarafından kuşatıldı. Gazi Osman Paşa vuruldu ve teslim oldu. Plevne düştü. Bu yenilgiden sonra, Rus orduları Edirne’ye kadar ilerledi. Geride düşman işgali altında kalan savunmasız Türk halkı, Rus birlikleri ile Bulgarların büyük katliamına maruz kaldı. Yerlerini yurtlarını bırakıp göç etmeye başladı. Balkanlardan Türkiye’ye doğru uzanan bütün yollar göçmen kafileleri ile doldu. Bu kafilelerin çoğu, Rus birlikleri ve Bulgarlar tarafından yollarda imha edildi. Dobromirka halkı, bütün baskılara rağmen bu toplu göçlere katılmadı. Savaştan sonra yeni kurulan Bulgar Prensliği’nin sınırları içinde kalan köylerinde bir müddet daha yaşadı. Fakat sonradan Bulgarların zulmüne dayanamayarak mallarını ve mülklerini yok pahasına satıp öküz arabalarıyla Türkiye’ye doğru yola çıktılar. Yollarda, çapulcu Bulgar çetelerinden korunmaya çalışarak üç ay içinde Türkiye’ye ulaştılar. Rumi yıl 1300 ( Miladi 1884 )

Önce geçici olarak Beşiktepe’nin güney yamacındaki Kartaltepe’de 6 ay kaldılar. Burada oldukça şiddetli bir kış geçirdiler. Köyümüzün kurulduğu yer ile şu anda “Kiremitlik” veya “Çiftlikiçi” denilen tarım arazisi, miladi 1464 yılındaki Osmanlı tapu kayıtlarında, Fahreddinli Çiftliği olarak yer almaktadır. Bu müsellem çiftliği, Ferhadanlı köyü kurulurken, o günkü sahibi Ferhat Bey’in adı ile anılıyordu. Atalarımız, 60 hane olarak buraya gelmiş, sonradan 20 hanesi İstanbul’a göç etmiştir. Burada kalan 40 hane, aralarında para toplayıp çiftlikten köyün şimdiki yerini satın almış ve Dobromirka’nın yerleşim plânını uygulayarak buraya yerleşmişlerdir. Hayvancılığa çok önem verdikleri için, sığırlar rahat geçsin diye köyün üç ana yolu çok geniş tutulmuştur. Atalarımız ilk yıllarda, çiftliğin arazisini icarla işleyerek geçimlerini sağlamış, sonraları buralarını tamamen satın almışlardır.

Atalarımız, Ferhat Bey Çiftliği’nden satın aldıkları arazi üzerine kurdukları köyümüze, çiftliğin ve çiftlik sahibinin adına uygun olarak Ferhadanlı adını vermişlerdir.

Kaşıkçı, Kazandere, Veliköy, Velimeşe köyleri ile Balıkesir’in Kurtdere köyleri de aynı yöreden birlikte göç edip şimdiki yerlerine yerleşmişlerdir. Bu köyler arasında, akrabalık ilişkileri halen devam etmektedir.


DOBROMİRKA’NIN ÖYKÜSÜ:

Bulgarca’da: “Dobro, ” iyilik, “Mir,” barış anlamındadır. “Dobromirka”: İyilik, barış anlamında bir kadın adıdır.
Eski atalarımızdan bugünümüze gelen bir söylentiye göre:
Dobromirka isimli bir kadınının kocası, atalarımızın yaşadığı köyde öldürülmüş, kocasını çok seven bu kadının çektiği acılar karşısında bütün herkes çok üzülmüş, talihsiz kadının: “ Çektiğim çilelere karşılık köye benim adımı verin” vasiyeti üzerine, atalarımız köylerine “Dobromirka” adını vermiştir.


GELENEKLERİMİZ
SEDANKA:

Köy kadınlarının kendi aralarında yaptıkları eğlencelerdendir. Sedanka, Bulgarca’dan gelen bir kelimedir. Toplantı anlamındadır. Özellikle uzun kış gecelerinde komşu kadınlar ve kızlar bir evde toplanırlar. Kendi aralarında eğlenirler, sohbet ederler, çay demleyip içerler, mısır patlatırlar, oya, dantel gibi elişleri yaparlar. Çorap, çetik örerler.Yaptıkları işlerden birbirlerine örnekler verirler. Kızlar hemen her defasında nerede sedanka olacağını istedikler delikanlılara haber verirler. Delikanlılar da gelip giderken ve pencere aralıklarından onları gözetler. Bazen kadınlardan biri kızları göstermek için güya delikanlıların orada bulunduğundan haberi yokmuş gibi perdeleri açar. Delikanlılar da kızları serbestçe görürler.

HALALA:

Bayram geceleri on, on beş yaş arası erkek çocuklar köydeki bütün evleri gezerek para, mendil, ekmek, yiyecek toplarlar. Bu gezmeler sırasında çocuklar ev sahiplerini dışarıya çıkartmak için maniler söylerler. Ailenin özelliğine göre iyi dilekte bulunurlar. Örneğin: evlenecek yaşta erkek çocuğu olanlar için:

Dağda saban işlesin

Ovada koyun kışlasın

Hak Teâla size kara kaşlı kara gözlü gelincikler bağışlasın

Deylim deylim halalaaaa…

Diye dış kapıda bağırarak iyi niyette bulunurlar. Hediye vermeyen olursa yine maniler söyleyerek kızdırırlar. Aldıkları hediyeler bakkallara satılıp paraya çevrilir. Bir şeyler alınıp yenir, eğlenilir.

CEMAL :

Köylerde mahsul ekimi sonunda bol ve bereketli ürün dileğiyle tertiplenir. Köy gençleri pösteki ve minderlerle deve kılığına girerler. Bellerine ve diğer kısımlarına çanlar takarlar. Gizli olarak tertiplenen bu eğlence gece yapılır. Gençler Cemal”i bağrışa çağrışa dolaştırırlar. Her evden para veya buğday alırlar. Vermemekte ısrar edenleri o gece uyutmazlar. İki ayrı köy cemalleri karşılaşırsa kan akıtılması şarttır. Hacıköyü yakınında Tek höyük yanında iki cemalin karşılaştığı, bir kişinin öldüğü ve burada bir cemal mezarının bulunduğu rivayet edilir.

ADIM TURTASI :

Henüz adım atmaya başlayan çocuklar için yapılan bir adettir. Çocuk adım atmaya başladığı zaman ailede şekerli çörekler yapılır. Yapılan çöreklerin birinin içine para konur. Bu çörekler komşulara dağıtılır. İçine para konulan çörek kime çıkarsa o, çocuğa bir hediye alır. Adım turtası yapılmazsa çocuğun düzgün yürüyemeyeceğine inanılır.

MECİ: ( İMECE ):

Eskimiş bir adettir. Bir komşunun diğer komşularını yapağı ditmek, taramak, eğirmek mısır soymak, ayçiçeği ve mısır döğmek gibi işleri için yardıma çağırmasıdır. Topluluk halinde bu işler yapılır, sohbet edilir.. Ev sahibi meciye gelenlere kabak ve mısır pişirerek ikramlarda bulunur. Böylece hem eğlenilir, hem de komşular birbirleriyle yardımlaşmış olurlar.

KOLADA GECESİ:

Ocak ayının on birinci gecesidir. Kolada gecesi evde kabak, mısır pişirilir, mısır patlatılır. Büyükler o gece evden dışarı çıkanların sırtına karakonca biner diye çocukları korkutur. Bu gecede bir parça sap alınıp çocuklar üzerine oturtulur. Böyle yapılınca tavukların kuluçkaya yatacaklarına inanılır. Bulgaristan’dan gelme bir adettir.

KOPİRMA:
Hıdrellez akşamları ailenin bütün fertleri adına birer adet ısırgan otu yaprağı (kopirma) evin çatısı üzerine konur. Sabahleyin bakılır. Kime ait kopirma daha çok solmuşsa onun daha çabuk öleceğine inanılır.


--------------------------------------------------------------------------------


FERHADANLI KÖYÜNE ÖZGÜ YEMEKLER:


KESME MAKARNA (ERİŞTE)

Malzemeler : Un,süt,yumurta,tuz.

Yapılışı : Un, süt, yumurta ve tuz karıştırılarak yumuşak bir hamur elde edilir, hamur daha sonra kalın yufkalar halinde açılır, çarşaflar üzerinde bir süre (2-3 saat) bekletilerek açılan yufkaların üst üste konduğu zaman yapışmayacak kıvamda sertleşmesi sağlanır, sonra yufkalar iki parmak genişliğinde ince şeritler halinde kesilir. Kesilen bu şeritler ince ince kıyılarak iyice kurutulur.

Pişirilmesi : 1,5 litre su, iki avuç kesme makarna, 2 kaşık yağ, tuz (yağ isteğe göre tereyağ, sıvıyağ, margarin)

Su kaynatılır, tuzu atılır, kaynayan suyun içine makarnalar atılır, suyu çekene kadar kaynatılır,pişince üzerine yağ haşlanır.

KUSKUS

Malzemeler : Un, süt, yumurta, tuz, irmik veya bulgur.

Yapılışı : Süt, yumurta ve tuz karıştırılır. Ağaç tekneye bir miktar irmik veya bulgur konur. Bunun üzerine dökülerek (azar azar) karşılıklı iki kişi tarafından bir birlerine ters yönde ovdurularak unun irmik veya bulgura sarılması sağlanır. Yuvarlak taneler oluşana kadar ovarak karıştırma işlemi devam eder.

Pişirilmesi : İki avuç kuskus, 1,5 kg. su, tuz, 2 kaşık yağ (isteğe göre tereyağ, sıvı veya margarin) ; su kaynatılır, tuzu atılır. Kaynayan suyun içine kuskus atılır. Suyu çekene kadar kaynatılır. Pişince üzerine yağ haşlanır.
KAPAMA
Malzemeler : 5 bardak su, 2 bardak pirinç, yarım kg. et veya bir tavuk, tuz,

karabiber.

Yapılışı : Tavuk haşlanarak parçalanır. Pirinç çiğ veya kavrularak tepsiye konur. Üzerine parçalanmış etler dizilir. Haşlanan etin suyundan belirtilen miktarda dökülerek fırına atılır. Suyunu çekene kadar pişirilir. Fırından çıkınca üzerine karabiber serpilir.

LABADA AŞI

Malzemeler : Labada yaprağı, yağ, tuz, pirinç veya bulgur, salça,

kırmızı biber, su.

Yapılışı : Toplanan yapraklar yıkanarak doğranır. İki üç kaşık yağ ile kavrulur. Salça ve bir çay kaşığı toz biber ilave edilerek kavurma işlemine yapraklar sönene kadar devam edilir. Su ilave edilerek kaynamaya bırakılır. Su kaynamaya başlayınca pirinç ve tuzu ilave edilir. Suyu azalana kadar kaynatılır.
KUZU KULAĞI ÇORBASI

Malzemeler : Bir tutam kuzu kulağı, bir bardak yoğurt, bir yumurta,

tuz, biber.

Yapılışı : Kuzu kulakları doğranıp kavrulur. Tuzu biberi ilave edilir. Kavrulunca iki üç bardak su ilave edilir. Kaynatılır. Kaynamaya başlayınca yoğurt ve yumurta karıştırılıp içine ilave edilerek terbiye edilir.

KABARTMA

Ekmek yaparken bir ekmek hamuru ikiye, üçe bölünerek inceltilir. İnceltilen hamurların üzerine yumurta sarısı sürülerek kızgın fırına atılıp pişirilir.

AKITMA

Malzemeler : İstenilen miktarda un, kabartma tozu ve tuz.

Yapılışı : Su, un, kabartma tozu ve tuz karıştırılarak sulu bir hamur elde edilir. Hamur hazırlanırken bir yandan ise saç kızdırılır. Elde edilen sıkı hamur bu kızgın saç üzerine kaşık kaşık akıtılır. Akıtılan hamurlar altlı üstlü pişirilir.
KEŞKEK

Malzeme : 1 kg. kabuğu ayrılmış buğday, 100 gr. tereyağ, 1 kg. süt,

1 yemek kaşığı tuz, aldığı kadar su.

Yapılışı : Buğday ılık suya salınır. Buğday şişene kadar hafif ateşte kaynatılır. Gerekirse kıvamına gelene kadar su ilave edilir. Mevcut tereyağ ve süt ilave edilerek devamlı karıştırılır. Tuzu ilave edilir ve servise sunulur. Sos yapılarak (kırmızı biberli yağ) üzerine serpilir.
DÜĞÜN ÇORBASI

Malzemeler : 1 baş soğan, 3 yemek kaşığı sıvı yağ, 1 yemek kaşığı tuz, 250 gr. pirinç, 3 yumurta, 1 su bardağı süt, 2 su bardağı yoğurt, 1 tavuk göğsü.

Yapılışı : Soğan rendelenerek mevcut yağda kavrulur. Tavuk suyu ilave edilerek pirinç ile birlikte kaynatılır. Pirinç şişince süt ilave edilir ve 10 dakika daha kaynatılır. Yumurta ve yoğurt ile terbiye edilir. Et katılır. Servis yapılırken üzerine margarin veya tereyağ ve toz biber ile hazırlanan sos üzerine yayılır.

KAÇAMAK
Malzemeler : Mısır unu, su, tuz, yağ veya pekmez.

Yapılışı : Tencerenin yarısına kadar su koyulur. Su kaynamaya başladığında azar azar mısır unu ilave edilir. Bu arada ağaç kaşık veya oklava ile devamlı karıştırılır. Bu işlem koyulaşana kadar devam eder. Ateşten çıkarılıp kaplara (tabaklara) dökülür. Üzerine isteğe bağlı olarak kavrulmuş yağ veya pekmez dökülerek servis yapılır.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder